30 Aralık 2016 Cuma

İzmir'de Bir Yarımada

        Karaburun... İzmir'in şatafatlı tatil beldelerinin aksine bu kendi halinde yarımadasını İzmir'e gelmeden önce bilmiyordum. Hatta sınıf arkadaşımın sayesinde gidip gezmeden önce böylesine büyüleyici bir halinin olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi.

       Hani o klişeleşmiş, artık içi boşaltılmış ''aradığım huzur.'' lafına nispet yaparcasına gerçekten de toprağına bastığınız an, evlerden yayılan kahkaha sesleriyle bir anda şehrin o gürültüsünden uzaklaştığınızı hissettiğinizde ''keşke karaburun'da doğsaydım.'' diyorsunuz. İzmir'in merkezine yaklaşık 130 km uzaklıkta olan bu sakin bölgeye daha önce gelmediğim için oldukça pişman oldum. Çünkü orada geçirdiğiniz bir gün içinde deşarj olup bütün stresinizi o masmavi denizinden dökebiliyorsunuz. Biraz romantik bir bakış açısıyla yaklaştığınızda denizin karaya vuruşunda Turgut Uyar dizeleri duyabiliyorsunuz. Hele yılın bu zamanlarında kalabalıktan kaçayım diye düşünüyorsanız, Karaburun'a koşa koşa gidebilirsiniz. 

    Benim gibi denize aşık bir insanız eğer Karaburun'a eski yollardan gitmenizi tavsiye ediyorum. Denize sıfır yollarda, doğayla iç içe, Karaburun'un mitolojik tarihini hissederek o yollardan geçmenizde fayda var. Turunçgil cenneti Karaburun'un tek güzel yanı bu değil. İsmet İnönü'nün de dediği gibi ''Deniz, Karaburun'un asıl bahçesi.'' tam da böyle aslında. Sadece 10 çeşit kefale ev sahipliği yapan müthiş denizi, manzarasıyla da size kucak açıyor. Hele bir de mevsimindeyseniz, o taptaze balıkla rakı keyfi Karaburun'da bir başka oluyor.

   Karaburun yaz aylarında ayrı bir güzel, kış aylarında bir başka güzel. Fırsatınız varken hemen gidip görün. Ben birçok şeyi eksik anlatmışımdır. Aklıma gelmeyen o kadar çok detay var ki, hatrıma gelmiyor. Galiba o sırada Karaburun'dan büyülenmekle meşguldüm.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder